27 Nisan 2013 Cumartesi

Hayvanların Savunma Teknikleri



Canlılar ıslakamlarını sürdürebilmek dahilin, beslenir, kendi türlerinin devamını sağlamak dahilin ürer ve aynı vakitda başka canlılara av olmamak dahilin kendilerini savunurlar. Bir çok canlı kendilerine özgü savunma teknikleri geliştirmiştir. Bulunduğu ortamın koşullarına uygun durumde görünme, o ortam koşullarındaki canlılar gibi davranarak türli halkflaj metotleri sayesinde canlılıklarını sürdürmeye devam ederler.
Su Tabancalı Balık
Bu balık ağzına doldurduğu suyu, su üzerine sarkmış olan dallardaki böceklere püskürtüyor. Böcek, basınçlı su nedeniyle düşüyor ve basitlıkla bu balığa yem oluyor. Aslında burada mühim bir nokta var. Balığın bu işlemi gerçekleştirirken, başını suyun dışına çıkarmaması. Normalde su ışığın kırılması sebebiyle gördüğümüz cisimlerin konumları ayrımlıdır. Yani bu balık aslında hem o açıyı hesaplayarak avının yerini doğru tespit ediyor, hem de bu işlemi gerçekleştirirken su dahilerisinde suyu yüksek hızda avına doğru püskürterek tam avına isabet ettiriyor.

Bukalemun
Kamuflaj konusunda kuşkusuz ilk akla gelen hayvanlardan biridir bukalemunlar. Çünkü bulundukları ortamın rengine göre renk değiştirirler. Aslında bukalemun bunun ayrımında bile değildir. İstemsiz bir biçimde gövde dokunduğu ortamın rengine bürünmektedir.
Gözleri de birbirinden bağımsız durumde devinim edebilen bukalemunun dili de ağzının dahilinde bir akordeon gibi katlanmıştır. Dilinin ortasında ucu sivri bir kıkırdak vardır. Dilin ucundaki dairesel adalelar adaleıldığında, dil dışarı fırlar. Bu dil üzerindeki, sümüksü ve yapışkan bir sıvı ile kaplı olması sebebiyle avına yapışmasını sağlar.. İç dahile geçmiş adalelar sayesinde yapışkan dil, bukalemunun 1,5 sert kadar araye kadar ulaşabilir. Bukalemunun dilinin avı yakalayıp art çekilme süresi ise sadece 0.1 saniyedir.
Çıngıraklı Yılan
Çıngıraklı seneanda başının ön kısmındaki yüz çukurlarında ısı algılayıcıları bulunur. Bu algılayıcılar sayesinde çevresindeki avın gövde sıcaklığından nerede olduğunu saptar. Bu saptama, 1/300′lük bir derece arkaışını tespit edebilecek kadar duygulutır. Ayrıca, koku alma organı olan çatal şeklindeki dili uçurumdımıyla, koyu karanlıkta dahi uçurumım metre ilerisinde yere çömelmiş devinimsiz bir sincabın durduğunu anlayabilir. Bu sayede avının yerini hatasız tespit ederek, evvel sessiz bir biçimde avına yaklaşır ardından da boynunu bir yay gibi gererek avının üzerine büyük bir hızla atlar. Bu gizada 180 derece kadar açılan güçli çenesi sayesinde dişlerini avına geçirir. Bu olay o kadar kısa sürede gerçekleşir ki; neredeyse bir otomobilin uçurumım saniye dahilinde sıfırdan 90 km/saat hıza erişmesi ile eşkıymet bir vakitda alanne gelir.

Yılanın, avını etkisiz durume getirmek dahilin kullandığı en büyük silahı olan ‘agu dişleri’nin uzunluğu ise 4 cm kadardır. Bu dişlerin dahili oyuk ve agu bezlerine bağlıdır. Bez adaleları, senean ısırdığı anda büzülerek zehri evvel diş kanalına, oradan da avın ten altına basınçla püskürtürler. Yılan zehri, ya avın, merkezi sinir sistemini felce uğratır ya da kanını pıhtılaştırarak ölümüne neden olur.
Ateş Balığı
Göz alıcı renklere sahip olan balık, küçük balıkları kayalık veya mağara biçimindeki yerlerde sıkıştırır. Ardından göğüs yüzgeçlerini bir ağ gibi kullanarak balıkların kaçış yollarını kapatır. Kaçmaya çabalataraf balıklar ise, ateş balığının aguli dikenlerinin arasında av durumuna düşer. Bu nihayet derece etkili agu sayesinde, küçük balıklar ölür ve ateş balığı da beslenme işlemini gerçekleştirir.
Stargazer Balığı
Kamuflaja uygun olarak uçurumatılmış dış görünümleri sayesinde, ‘stargazer’ balığı denizin dibindeki kumların altına kendini tamamen gömerek gizler. Balığın ağzının üstünde dişe benzer saçaklı bir yapı bulunur. Dişe benzeyen ve kumlardan ayırt edilemeyen bu organ sayesinde kumun altında rahatlıkla soluk alabilirler. Bir av gelene kadar tuzakta bekler, avı kendine yaklaştığında ani bir devinimle kumun arasından fırlar ve onu yakalar.
Daha fazlası için http://www.forumaktif.net/

22 Nisan 2013 Pazartesi

Bilim Kadınlarının Tarihçesi


Tarih boyunca birçok kadının bilimsel gelişmeye katkıda bulunmasına karşın,kadınların yaptığı çalışmalar çok az kabul görmüştür.Çok sayıda nedenden dolayı başarıları görmezlikten gelinmiş,adları kitaplarda unutulmuştur.
Kadınlar üniversitelere, bbilim kurumları ile laboratuvarlara alınmamışlardır. Bilimsel eğitimleri az olduğu dahilin birçok kadın ancak bilimle işan erkeklere uçurumdımcılıkyapabilmişlerdir.Durum yavaş yavaş iyileşse de duruma bbilim alanında çalışan kadınların sayısı, erkeklerinkinden çok daha azdır.

İlk Bbilim Kadınları
Eski Mısır’da ve Eski Yunan’da kadın doktorlar olmasına karşın, eski dünyada kadınların tıp alanında çalışmalarına çok az fırsat tanınmıştır.Bbilim kadınlarının ilki, ıslakamı iyice belgelenen Hypatia’dır. Yazılarının çoğu kayıptır; kör bbilim adamları tarafından bu ovalara yapılan bir takım göndermeler vardır. Hypatia Mısır’da,İskenderiye’de doğmuş,burada matematik ve felsefe dersleri vermiştir.En mühim çalışmaları, cebir ve geometri alanındadır; kör o ayrıca mekanik ve teknolojiyle de alakalenmiştir. Bunlardan başka, bir düzlemsel akılturlap da dahilinde olmak üzere birkaç bilimsel alet tasarlayıp yapmıştır.Usturlap senedızların, gezegenlerin ve Güneş’in konumlarını belirlemek dahilin kullanılır.
Başrahibe ve Fizikçi
Bingenli Hildegard, Almanya’daki bir anlamstırda başrahibeydi. Müzik ve tıp da dahil olmak üzere çok geniş bir alanda eğitim gördü.Dinsel kitaplardan başka,Liber simplicis medicinae adında bir doğa tarihi ansiklopedisi de yazdı.Hayvanları, mineralleri, bitkileri ve ağaçları betimledi . Hildergard, ayrıca, birkaç adet evren haritası da çizdi. Çizdiği ilk evren haritasında , ” Dünya” senedızlar ve gezegenlerle çevrilmiş olarak ortada bulunur.
Unutulmuş Bir Matematikçi
Bir matematikçi ve filozof olan Conway Kontesi Anne (1631-79) Londra’da doğdu. Anne Conway’ın kitabı En Eski ve Modern Felsefenin İlkeleri,ölümünden onbir sene nihayetra Francis van Helmont adında bir Hollandalı tarafından yayımlandı.Bilimsel düşüncelerinden birçoğunun yer aldığı kitabın,Gottfried Leibniz (1646-1716) adındaki Alman matematikçi üzerinde çok etkisi oldu. Leibniz’in Conway’in önemini itiraf etmesine karşın,kitap van Helmont’a atfedildi ve Conway’in adı derhal unutuldu.
Kendi Kendini Yetiştirmiş Gökbilimci
Caroline Herschel (1750-1848),müzisyen bir Alman ailesinin çocuğu olarak doğdu.1722′de gökbilimci olan kardeşinin de uçurumdımıyla,kendi kendine gökbilim ve matematik öğrendikten nihayetra onun uçurumdımcısı oldu.Daha nihayetra,1787′de,bu göreve getirilen ilk kadın olarak Saray Gökbilimcisi’nin uçurumdımcılığına atandı.
Herscel, bütün Avrupa’da tanınan bir gökbilimci oldu.Kendi başına birçok kuyrukluyıldız keşfetti.1828′de aldığı Kraliyet Gökbilim Derneği Altın Madalyası da dahil birtakım mükafatler kazandı. Onun başarıları,gökbilimin kapılarını vakitın kadınlarına açtı.
Bilimsel Düşüncelerin Yaygınlaşması
Mary Somerville,bilim eğitimine büyük katkılarda bulundu.İskoç asıllı olan Somerville,”19.yüzsene bilimin kraliçesi”olarak bilinir.İlk bilimsel ovası Çok Kırılgan Güneş Işınlarının Mıknatıslkör Gücü Üzerine,kadınların sertlması matemaklandığı dahilin,Kraliyet Derneği’ne kocası tarafından sunuldu.1831′de Gökcisimlerinin İşleyişi’ni yayımladı.Bu kitap,yüzyılın art kalan bölümünde,ileri matematik eğitiminde yaygın olarak kullanılan ders kitabı oldu.
İlk Bilgisauçurum Programcısı
Şair Lord Byron’ın kızı olan Lovelace Kontesi Ada,gökbilim Latince,müzik ve matematik eğitimi aldı.İngiliz matematikçi Charles Babbage’ın (1792-1871) tarafında,Babbage’ın yapmaya çalıştığı hesap makinesi dahilin aritmetik işlemler tasarımcısı olarak çalıştı.Bu makine,bugün bilgisayarların atası olarak görüldüğüne göre,Lovalace da bir anlamda ilk bilgisauçurum programcısı sayılabilir.Makineyle alakali yaptığı çalışmalar ve makinenin kullanımı konusundaki düşünceleri 1873′te yayımlandı.Fakat o vakitlar bir kadının kendi adına kitap yayımlaması uygun görülmediği dahilin, o da isminin baş harflerini yazdı.Bunun nihayetucunda,birçok başka bbilim kadınının başına gelenler onun da başına geldi ve yaptığı çalışmalar unutuldu.
Akademik Düş Kırıklıkları
Sophia Krukovsky,yaptığı çalışmalar nedeniyle çok büyük mükafatler alan ancak matematik alanındaki yükselme çabaları engellenen bir Rakıl matematikçisidir.Bir hukuk öğrencisi ile evlendikten nihayetra Almanya’ya taşınıp 1874′te Göttingen Üniversitesi’nde matematik doktorası aldı ancak büyükdemik bir görev alamadı.
Krukovsky 1884′te,İsveç’te yeni Stockholm Üniversitesi’nde ilk kadın profesör oldu.1888′de,matematik alanındaki çalışmalarından dolayı Fransız Academie des Sciences’ın en yüksek mükafatü olan Prix Bordin’i aldı.Fakat buna karşın Fransa’da kendine bir iş bulamadı.
Kaynakça:
Bbilim Adamları

okuyup faydalananların www.forumaktif.net e üye olup teşekkür etmezse hakkım helal değil